Şehrin Göbeğinde Hârikalar Diyarı: Cahide Palazzo
İrem Kılıç, İleyha Taşgıran, Sude Senanur Eryılmaz, Sedef Aleyna Kılıç, Nazlı Özen
Eğlence sektörünün lider isimlerinden biri İzzet Çapa ve onun en yenilikçi mekanlarından biri Cahide. Cahide Palazzo, ağırladığı isimlerle, şovlarıyla ve birbirinden özel konseptleriyle yıllardır adından söz ettirmeye devam ediyor. Peki Cahide’nin bu başarısının sırrı ne?
Cahide’nin genel koordinatörü ve işletmecisi Burak Kılıç, Ahsen Gönülce ve Gece Hayatının Mor Saçlı Kadını Gülsün Sami’den Cahide’nin bugününü ve oluşum sürecini dinliyoruz.
Burak Bey, bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Mağazacılık sektöründen gece hayatına geçişiniz nasıl oldu? Cahide’nin bünyesinde çalışmaya nasıl başladınız?
Burak Kılıç: Merhaba ben Burak Kılıç. Çapa marka bünyesinde genel koordinatörlük, Cahide Pallazo’da hem işletmecilik hem de genel koordinatörlük yapıyorum. Vakkorama ‘da 10 yıl çalıştıktan sonra İzzet Çapa ile yolum kesişti ve onun sayesinde genel koordinatörlüğe kadar yükseldim. O dönem çok fazla gezdiğim, çok fazla kulüplere gittiğim bir dönemdi. İzzet Çapa’nın da o dönemde çok hareketli, İstanbul gece hayatını salladığı yedi tane mekânı vardı. O mekanlardan birinde bir iki gece çalıştım. Ondan sonra da bir kafe açacağını, benim orada çalışabileceğimi söyledi. Bir dönem hem Vakkorama’yı hem de Bebek’teki Salopet Kafe’yi aynı anda yürüttüm. Salopet’te bir yıl çalıştıktan sonra Cahide hikayesinin başlangıcında yer aldım. İzzet Çapa, gece hayatında inanılmaz konseptlerle, inanılmaz yerler yapıyordu. İstanbul’a gece hayatının imzasını atmıştı. Çalıştığım o dönemde Parlatino, Fashion, Friend and Trends, Hamam, Avangart gibi sayısız mekâna dokundu. Ben de kafe kısmında Salopet’te başlamıştım. Sonra Cahide ile ilgili bir hikayesi olduğunu ve bunu da gerçekleştirmek istediğini ve beraber yol alabileceğimizi söyledi. Sonrasında Sonku’un son dönem yaşadığı Beyoğlu’ndaki evinde, Pera Palas Otel’in karşısında birinci katta açıldı.
“Cahide’de daha önce hiç yapılmamışları yaptık”
Cahide’nin yola çıkış hikayesi ve şu an bulunduğu nokta nedir?
B.K: Cahide’nin ilk yola çıkışı klasik bir menü ve yemekti. Bir de Avrupa’da olan drag queen konsepti ile drag queenlerin tek başına performanslarını sergileyebileceği bir mekân olarak başladı. Önceki mekanlarımızda şu anki gibi büyük sahneler yoktu. 25-30 dansçının olduğunu ve şu anda Cahide Palazzo’da 700-800 kişinin yemek yediğini düşünürsek, Cahide 20 yıl içerisinde çok fazla değişikliğe ve gelişime uğradı. Onun dışında burada çok büyük ve güçlü bir kadro çalışmaktadır. Cahide, bundan üç yıl önce ilk defa tatile çıktı ve Alaçatı’ya gitti. Maçka’da bir mekânımız vardı. Onun dışında Cahide Kabare, Sayfiye, Müzikal ve Harikalar Diyarı gibi konseptler de eklendi. Harikalar diyarından esinlendiğimiz için kapısında yedi metre dev bir tavşan, iskambil kağıdından askerler, içeriye girdiğinizde DJ kabininden fırlayan bir ejderha, beş metrelik atlı karıncalar gibi dekorasyonlar vardı. O kadar güzel dekore edilmişti ki gündüzleri insanlar çocuklarını getirip gezdiriyorlardı lunapark diye. Böyle güzel konseptlerle kendine bir yer edindi. Yönetim kadrosu dünyayı ve trendleri çok güzel takip edip, üstlerine muhakkak bir şeyler ilave ederek, onları Cahide’ye özel bir konsept haline getirdi. Bunlar için özel çekimler yapıyoruz, green screen koyuyoruz. O özel çekimler video haline getiriliyor. Şovun hikayesi yazılıyor. Arkada terzihanemiz var, üç tane terzimiz kostümleri dikiyor, o kostümler şovculara uyarlanıyor. Videonun montajı yapılıp, üstüne müzikle eşleştirilip, arkada hikâyeyi dev ekranda seyrediyorsunuz. Önünde de dansçılar oluyor. Bir şov 12 dakika, bu sürede yedi tane farklı perde, uygun bir sürü kostüm ve şovcular barındırıyor.
Cahide’de konsept dediğimizde aklımıza ne gelmeli ve bizi Cahide’de ne bekliyor?
B.K: En önemlileri; Cahide’nin kına geceleri ve bekarlığa vedaları organizasyonları. Aslında bir espriyle başladı. Her zaman gelen, sevdiğimiz bir kadın misafirimiz “Ya benim arkadaşım evleniyor, ona da kına yakalım. Hadi o zaman bir kına tepsisi, bir tütü etek yaparız. İşte drag queenler kınayı masaya getirir. Yüksek yüksek tepeler çalarız.” derken bu inanılmaz popüler bir hikâyeye dönüştü. Gazetelerde rekor sayı olarak yazılan, 38 gelinin aynı anda kına gecesini, bekarlığa vedasını kutladığı konsepte dönüştü. Cahide aynı zamanda kadın dostu bir mekân olarak çok anıldı. Doğum günlerinin, özel günlerin, bekarlığa vedaların ve kına gecelerinin kutlandığı bir mekân haline geldi. İstanbul’da gece hayatına, insanların mekan içinde bekarlığa veda kutlamaları yaptığı konseptini kattı ve bu büyük bir akıma dönüştü.
Mekânda 500 tane kadının eğlendiğini, hatta içeride hiç erkek misafirin olmadığını gördüğüm gecelerim var. Daha sonra konsept devamlı üstüne bir şeyler koya koya büyüyordu. Herkese sabahlık yaptık, gelinlik giydirdik, bekarlığa vedalara gogo boylar çıkardık. Gogo boylar damat olarak sahneye çıkıp, daha sonra üstlerindeki takımları çıkartıp mayoları ile dans ediyorlardı. Önceden canlı müzikler haftada bir gece olurken şimdi dört beş gün canlı müziklerin olduğu, haftada iki gün Cahide şovların olduğu konsepte dönüştü. Cahide şovların olduğu gecelerde en az 8-9 tane Cahide performansı sergilenmektedir. 14 metrelik büyük led ekranda Cahide’nin özel çekilmiş şovlarının görüntüleri sergilenmektedir. Akrobatlar, kumaş dansı yapanlar, çember dansı yapanlar. Tam bir kabare restorandır. Bunlardan sonra sahnede MC size takılır.
Cahide o kadar çok kulaktan kulağa duyuluyor ki, özellikle Paris’teki gibi kabare şovlar sergileniyor. Bu da ağırladığı misafirleri kendi ülkelerinde gibi hissettiriyor. Mesela Sting, İstanbul’a konser vermeye geldiğinde Cahide’ye çat kapı gelmişti ve biz onu mekânda en güzel şekilde ağırlamıştık.
Aslında tam bir Huysuz Virjin. Size espriler yapıp laf atıyor, bir yandan da şarkı söylüyor. O esnada siz farkında olmadan sahnede birden fazla dansçı beliriyor. Cahide aynı zamanda mutfakta da şov yapıyor. Erhan İldeş ve ekibinin yaptığı harika mezeler ve yemekler, siz mekânın tadını çıkarırken size eşlik ediyor. Ayrıca Cahide, LGBT dostudur.
Cahide’de daha önce hiç yapılmamışları yaptık. Türk pop müziğinin eski şarkılarını bulup onları hareketlendirdik. Aslında ilk defa Cahide yarattı bu konsepti. Bir yandan Edith Piaf çalıyor. Fransa’nın en ünlü kadını, tarih yazmış Dalida çalıyor, Adamo çalıyor, Sting çalıyor. Bir bakıyorsun İbrahim Tatlıses de çalıyor. Sonra bir bakıyorsun Nazan Öncel çalıyor ama sonra dönüyorsun Sezen Aksu çalıyor. Sonra Sezen Aksu’nun şarkısının Yunancası da çalıyor. Yani tam bir dünya müziği karması yarattı. Bu konsept o kadar tuttu ki sonrasında türevleri başladı. İnsanları sersemletip acayip eğlendiriyordu. Çünkü hepimizin içinde bir arabesk ruh var, hepimiz o ruhu yaşıyoruz ama ortaya dökemiyoruz. Bir bakıyoruz “Oy Oy Eminem” çalıyor, yerimizde duramıyoruz. Birdenbire başka bir ruhumuz ortaya çıkıyor ve “We Will Rock You” çalmaya başlıyor.
Merhaba Ahsen Hanım. Ahsen Gönülce olarak Cahide’deki bir geceniz nasıl başlıyor ve bitiyor?
Ahsen Gönülce: Biz drag queenlerin hazırlanması uzun sürdüğü için şovdan 4-5 saat önce hazırlanmaya başlıyoruz. Bu süre içinde kostüm ve makyajımız var. Her gecenin kendine ait bir konsepti oluyor, ona göre hazırlanıyoruz. Bazı gecelerde ise birden fazla gösteri sergiliyoruz. 4-5 performans var, her performans arasında sahne hazırlanıyor ve 17 sanatçımız sahne alıyor saat 1 gibi de sahneden sanatçımız iniyor.
Peki Cahide’nin ağırladığı ünlüler kimler?
A.G: Cahide o kadar çok kulaktan kulağa duyuluyor ki, özellikle Paris’teki gibi kabare şovlar sergileniyor. Bu da ağırladığı misafirleri kendi ülkelerinde gibi hissettiriyor. Mesela Sting, İstanbul’a konser vermeye geldiğinde Cahide’ye çat kapı gelmişti ve biz onu mekânda en güzel şekilde ağırlamıştık.
Ekibinizin yıllardır değişmediğini ve sadık bir çalışan grubuna sahip olduğunuzu biliyoruz. Bu ekiple toplanıp yurtdışına açılmayı düşünüyor musunuz? Cahide ile böyle bir kariyer planlamanız var mı?
A.G: Öyle bir kadro ile hareket ediyoruz ki bizim en yeni garsonumuz en az 5 yıllıktır. Biz Alaçatı’ya gittiğimiz zaman bu kadronun hepsi Alaçatı’ya geliyor. Mutfak ekibinden şov ekibine kadar beraber hareket ediyoruz. Bu yüzden bunu yabancı ülkeye taşımak zor. Cahide yurtdışına açılmayı düşünmüyor çünkü ekibini bırakmak istemiyor.
“Cahide bir ihtilâl aslında.”
Cahide’de yaşanan unutulmaz anılarınız var mı? Biraz bahsedebilir misiniz?
A.G: Cahide 38 tane gelinin birbirinden habersiz aynı anda kına gecesi yaptığı olayla gündeme geldi. 38 tane kadının aynı anda sandalyeye çıkıp, o esnada üzerlerine Cahide’nin özel tasarladığı sabahlıklar ve gelinlikler giydirilip, şov ekibimiz tarafından kına yakıldı. Sosyal medyanın olmadığı zamanlarda her sanatçı yeni albümünün CD’sini alıp Cahide’ye gelirdi. Şarkısını ilk defa Cahide’de çaldırıp, sahnede mikrofonu alıp playback yapıp “Bakın yeni albüm yapıyorum. Bu da benim çıkış şarkım.” derdi. Metin Arolat, “Dert Değil” şarkısını ilk defa Cahide’de çaldı. Benim uğurum da her zaman o şarkıdır. Unutulmaz oldu, hatta barlarda listelerin içine girdi ve bütün dünya dinledi. Ama o şarkının ilk çıkışı ve ilk çalınışı Cahide’de oldu mesela. Cahide’de yirminci yılımı doldurduğum için rahatlıkla şunu söyleyebilirim; Cahide’de tanışmış bir çift, evlenmiş, çocukları olmuş. Aradan çok zaman geçmesine rağmen, her yıl gelip çocukları ile tanışma yıllarını kutluyorlar.
Kuveyt’te bir otelde çalışan Türk personeline sorduklarında, “İstanbul’a gidiyoruz ne yapalım” dediklerinde, Cahide’ye gidin demiş. Bir yılbaşında 70 tane Fransız uçağa binip, yılbaşını kutlayıp ertesi gün Paris’e geri dönüş yapmıştır. İstanbul dendiğinde Cahide akla geliyor artık.
Cahide’nin tarzlarından en önemlisi de özellikle canlı müzikte ters köşe yapmalarıdır. Mesela Bülent Ersoy’a ilk defa pop söyleten bizdik. Bir dönem Hülya Avşar’ı çıkarmıştık. Dansçılar yatağın üstünde gecelikle dans etmişti. Candan Erçetin de şov ekibimizle beraber kabareye eşlik etmişti. İşte bu şekilde konseptli, değişik, farklı ters köşeler yaptı. Cahide her zaman ters köşe yapan, dinamik, yaşayan bir mekân oldu. Ayrıca bu zamana kadar hiçbir sanatçının veya misafirlerin fotoğrafının yayınlanmaması, Cahide’nin sağladığı güvenden dolayıdır. Yani Cahide bir ihtilal aslında. Eğlence hayatında ciddi bir oluşum. Bu da İzzet Çapa’nın başarısıdır. İzzet Çapa, gıdım gıdım bütün CD’leri araştırarak, muhteşem arşivler yaparak birçok DJ yetiştirmiştir. Kendi de zaman zaman DJ kabinine geçip, çalmıştır.
Cahide’nin 22 yıllık başarısı tesadüf değildir. İzzet Çapa’nın harika fikirleri ile birlikte her an yenilenen, yaşayan bir mekândır. Çapa, yemeklerinden tutun, şovlarına, çalınan müziğine kadar her şeyle titizlikle ilgilenir. Cahide, Fransız halkı tarafından da oldukça biliniyor.
Cahide’nin Fransızlarla tanışması nasıl oldu?
Gülsün Sami: Bir Fransız televizyon kanalı bir program çekimi yaptı. Konsept şuydu, dünyanın üç büyük şehrindeki gece hayatı. Bu da bizimle başladı. Biz o programdan bir hafta sonra falan Paris’e gittik İzzet’le beraber. Sokakta yürürken tanınıyorduk.
B.K.: Fransız kültürüne baktığınız zaman Moulin Rouge, yüz yıllık bir mekân ve orada kankan dansı yani kabere kültürünün çok fazla olduğu bir ülke olduğu için, Cahide onlara çok yakın geldi. Röportaj yapmaya geldiklerinde böyle bir şeyle karşılaşacaklarını beklemiyorlardı. Sen de Paris’e gittiğinde, lüks bir kulübün içerisinde horon tepenler görsen şaşırırsın. İşte bunlar da onları çok etkilemişti. Tabi eğlenceyi de görünce inanamamışlardı. Yani şimdi şöyle bir durum da var; Cahide’ye geldiği zaman hiçbir kadını bakımsız göremezsin. Bu Cahide’nin de oluşturduğu bir şey. Sen meyve suyunu içiyorsun, yanındaki arkadaşın rakısını içiyor ve beraber eğleniyorsunuz. Bu çok güzel. Tabii biz bunu bilerek yapmadık. Bizimle rahat ettikleri ve bize sahip çıktıkları için geliyorlar. Biz de çok mutluyuz.
Cahide, her kültürün ortak noktası diyebiliriz. Peki bu nasıl gerçekleşti? Her kültür Cahide’yi nasıl benimseyebildi?
B.K.: Her şeyin birbirinin içine geçtiği, mutlu bir dünyanın hikayesinin oluşturulması çok güzel bir şey. Hakikaten bundan çok keyif aldık her zaman. Yurtdışından gelen çok misafirimiz var. Dünyanın her ülkesinden buraya gelen var. İzzet Çapa, ilk defa İstanbul gece hayatında şifreli ve konseptli partiler yapmıştı.
Bunları Cahide’de devam ettirdik ve çok büyük prodüksiyonlarla insanların tek gece eğlenebildikleri bir yer haline getirdi. Aylar öncesinden hazırlanan Indian Gecesi, Arabic Gecesi, Hollywood Gecesi, Mammamia gibi birtakım konseptler de, çok büyük bütçeler ayırarak bütün dekorasyonu, şovları, personel kostümünü yani her şeyini sıfırdan yaptığımız operasyonlar da tasarladık. Mesela bir Hollywood gecesinde, kırmızı halılar, dev ışıklar, kapıda bir Cadillac, eski tip bir üstü açık araba. Koltuğundan masa örtüsüne, avizesinden aklınıza gelebilecek her noktasına dokunulduğu konseptli partiler de, ilk defa Cahide’de yapıldı.
E-Bülten Kaydı
Gelişmelerden haberdar olun.