“Kıbrıs Harekâtı’nı gazeteden görmek mümkün. Devamlı Kıbrıs’la, Yunanistan’la ilgili çatışma dili kullanan gazete, Kıbrıs Harekâtı’ndan üç, beş gün önce bu çatışmayı birden kesiyor. ‘Domatesler çok pahalandı.’ diye manşet atmaya başlıyor. Mesela oradan anlıyorsun, bir şey olacak.”
Nutuk, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan süreci kapsayan ve Cumhuriyet’in yol haritasını oluşturan temel bir metindir. Bu çalışma, Nutuk metninde sıkça geçen kelimelerin analizini sunar.
Köy Enstitüleri, aklın ve bilimin ışığında Cumhuriyet ideolojisini ülkenin bütün tebaası ile buluşturan bir projeydi. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla yurdun dört bir yanında kurulan Köy Enstitüleri’yle hem bireysel hem de toplumsal bir aydınlanma hedeflenmekteydi.
Afife Jale, cesareti ve öngörüsü ile Türk Tiyatro sahnesinin dönüşümünde önemli bir rol oynarken aynı zamanda kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu bir dönemde önyargıları yıktı. Cesur ve özgün duruşu ile gelecek nesillere ilham kaynağı olan Afife Jale, hayallerindeki Türk Tiyatrosunun temellerini attı.
Tarih boyunca hiçbir zaman anaerkil bir toplum var olmadı. Kadın, güçlü olduğu yerde eşitliği getiriyordu. Bizim tarihimizde de tam olarak böyle oldu. Bu hikâye, Cumhuriyet kadınının hikâyesi. Bu hikâye, uzun yıllar süren bir mücadelenin başarı hikayesi.
Ülkeye yayılan 21 bölgede kurulu Cumhuriyetin öğretmen yetiştiren okulları, Köy Enstitülerinin verimsiz toprakları, modern bir tarım ülkesinin uygulama bahçeleri olmuştu...Bir başka içerik, bir başka biçimde yine olabilir.
Sinemanın propaganda gücü, sinema aygıtının keşfinden itibaren çeşitli devlet liderlerince kabul edilmiş ve sinema tüm sanatlar arasında en önemlisi olarak tarif edilmiştir. Propaganda gücünü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk Sinemasının ulusal kimlik inşasındaki rolü ve Cumhuriyet’in kuruluş döneminde aştığı badireleri hatırlatma işlevi ile düşünmek önem taşır.
Ernest Hemingway 30 Eylül 1922 günü Kanada’da yayım yapan Toronto Daily Star gazetesinin muhabiri olarak, zaferle biten Türk Kurtuluş savaşının sonuçlarını gözlemleyip anlatmak üzere İşgal altındaki İstanbul’a gelmiştir. Bu yazı Hemingway’in Türkiye’de geçirdiği günleri ve gazeteci olarak izlediği Lozan antlaşmasının izlenimlerini aktarmaktadır.
Birkaç saat içinde kamera kullanmayı öğrenen yedek subay Fuat Bey (Uzkınay) abidenin yıkılış anını, diğer bir ifadeyle Türk sinema tarihin başlangıcı olarak kabul kısa belgesel filmi “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” nı çekmiştir.