Hangi Meslekte Nasıl Kullanılıyor? Yapay Zekâ ve Medyada İçerik Üretimi
Hangi Meslekte Nasıl Kullanılıyor?
Yapay Zekâ ve Medyada İçerik Üretimi
Pazarlama, gazetecilik, sosyal mecra yönetimi, senaryo yazarlığı gibi birbirinden farklı alanlarda yıllarca çalışmış uzmanlar, bu alanlarda üretken yapay zeka araçlarını nasıl kullandıklarını, bu uzmanlık dalına ve mesleğe nasıl etki edeceğini yanıtladı. Context Derginin 5. sayısı “yeni paradigma:Yapay Zeka” uzmanlar sorularımızı yanıtladı.
Yaşar Özer (Sözcü TV, Yapımcı-Editör)
Pek çok yapay zekâ aracını merak ettiğim için denedim ancak şimdiye kadar üretim sürecinde sadece ChatGPT’yi kullandım. Belgesel niteliği de taşıyan dosyalarda genelde tek başıma çalışmak durumunda kalıyorum. O yüzden ChatGPT’den sanki ekip arkadaşımmış gibi faydalanabiliyorum. Mesela toplamda on dakika sürecek bir çalışmanın metnini yazdım diyelim. Bazen üretim sürecinde bir eksik var gibi hissedebiliyor ya insan. Konuya hâkim olan biriyle fikir alışverişi yapmak yerine ChatGPT’ye danışmak mantıklı olabiliyor. Metin dili açısından özgünlüğü kaybetmemek adına destek almıyorum ancak “Sence bu metinde eksik bir bilgi var mı?” ya da “Vurgulamamız gereken başka bir detay var mı?” gibi sorulara son derece verimli cevaplar alabiliyorum. Kitaplardan ya da makalelerden faydalandığım bir çalışmada gerek duymuyor olsam da açık kaynak kullandığım zaman bir teyit aracına dönüşebiliyor. Pek çok açık kaynaktan kıyaslama yapabildiği için verimli oluyor. Nadiren de olsa belli bir dönemi görselleştirmek için kullandığım da oluyor.

İllüstrasyon: Gülnihal Akbudak
Kemal Can Kayar (Deck TV, Genel Yayın Yönetmeni)
Yapay Zekâ, kendisinden de beklendiği üzere en çok medya alanında iş üretim süreçlerini etkiledi. Kolay ve ucuza mal olabilen yapay zekâ araçları, öncesinde ancak bir profesyonelin elinden çıkabilecek seviyedeki içerikleri herhangi bir insanın yapabileceği hale getirdi. Her zaman tartışılan meseleye gelecek olursak: Yapay zekânın bu kullanımından bence biz bir avukat ya da mühendisin korktuğundan daha az korkmalıyız. Çünkü yapay zekânın yaptığı teknik üretimin, en azından şu anda yaratıcı üretimin yerini alması zor görünüyor. Dolayısıyla yapay zekâ yaratıcı üretimin önünü açarken, emeğe ya da teknik sermayeye dayalı iş akışını olumsuz etkilediğini düşünebiliriz. Yani hızlı kopyala yapıştır geç işlerden ziyade, yaratıcılık ve incelik gerektiren işler daha da önem kazanacak. Hızlı ve çok sayıda üretim yapan büyük medya şirketlerinin yerini daha niş üretim yapan firmalar alacak. Peki biz Deck TV olarak Yapay zekâ araçlarını nasıl kullanıyoruz? Temel olarak üç alanda kullanıyoruz. Bunlar; görsel tasarım, metin üretimi ve planlama. Tasarım süreçlerinde Adobe’un uygulamalarının kendi içinde sunduğu yapay zekâ desteği en çok faydalandığımız araçlardan. Örneğin Photoshop’un Genarative Fill (Üretken Dolgu) ve otomatik dekupe özelliği hızlıca kullanabileceğiniz, tasarım sürecini hızlandıran yapay zekâ araçlarından. Ayrıca Adobe’un yapay zekâ ile sıfırdan görsel üretimi için kullanıma sunduğu Firefly; özellikle web sitelerinde yer alan makale ve haberlere görsel üretmek için bulunmaz bir nimet. Photoshop’un fotoğraflarda noise azaltmaya yarayan de-noise özelliği sahada yanlış ISO gibi hatalar yüzünden yaşadığımız sorunları masada kurtarmak için büyük bir avantaj sağlıyor. Aynı şekilde Adobe’un Podcast uygulamasında sunduğu ses temizlemeye yarayan de-noise özelliği de dış gürültüleri toplayan mikrofon açıklarını kapatmak için oldukça ideal. Tabii bu özelliği kullanırken çok da abartmamak lazım, yapay zekâ olmayan sesler üretmeye de başlayabiliyor.
Metin tarafından baktığımızda ise yapay zekâ denince akla ilk gelen hiç şüphesiz ChatGPT. Burada temel nokta bir medya çalışanının saatlerini alacak işleri bota yaptırmak. Örneğin size bir basın bülteni geldi ve bir şirket tarafından yazıldığı için çok öznel ifadeler yer alıyor. “X şirketi olarak gururla yaptığımız bu proje” gibi ifadeleri yapay zekâya “Bu metni objektif bir dile çevir” diyerek hızlıca temizleyebiliriz. Ya da uzun deşifrelerdeki hataları ve cümleleri toparlamayı bota yaptırarak kendimizi bu iş yükünden kurtarabiliriz. Eğer İngilizce içerik üretiyorsanız yapay zekâ botunu çok daha verimli kullanabiliyorsunuz. İngilizce dil bilgisi kurallarına eğer Türkçe kadar hâkim değilseniz, yapay zekâ sizin için bedavaya çalışan Oxford İngilizce Edebiyat mezunu bir çalışan demektir.
Batıkan Köse (Ay Yapım, Senarist- Yazar)
Ben yapay zekâdan şöyle faydalanıyorum; onunla sohbet ediyorum. Daha çok kafamı açmaya çalışıyorum. Sherlock Holmes-Watson konuşması gibi sorular sorarak, bilmediğim şeyleri öğrenmeye çalışıyorum. Bana bilmediğim tanımadığım komedyenler önermesini istiyorum. YouTube’da takip edebileceğim, dinleyebileceğim, merak ettiğim konularla ilgili bir podcast var mı? Ona soruyorum. Bazen ondan görsel atmosferler, mekanlar, ortamlar yaratmasını isteyebiliyorum. 1800’lerde Londra’daki bir evin içini bana tarif et. Onu betimle, şunu betimle gibi görseller istiyorum. Özellikle yarattığı sahnelerden besleniyorum. Geçen mesela antik bir Yunan tiyatrosuna gökyüzünden düşen bir otobüs yaratmasını istedim. Böyle tuhaf şeyleri resmetmesini istiyorum. O resimlerden ben, bir an yakalamaya çalışıyorum. Geçen Antik Yunan’da olimpiyat meşalelerinin taşındığı, taşınırken yolun ortasında söndüğünü hayal ettim. Mesela burada bir sahne yakalamaya çalıştım. Yapay zekâya hayal ettiğim kısa filmin storyboard’unu yaptırdım. Böyle kolaylıklar sağlıyor açıkçası.
Ayrıca ben yakın gelecekte yazarları ya da yaratıcı süreci saf dışı bırakabileceğini düşünmüyorum. Ama eğer yazar zaten iyiyse, yazarlık kumaşı olan birisine yapay zekânın çok büyük desteği olacağını düşünüyorum. Mesela Pixar’ın kullandığı bir senaryo yazılımı var. Yapay zekâ destekli. Şunu hesaplamışlar; bu filmde kadın karakterlerle erkek karakterler eşit konuşuyor mu? Senaryo yazım programı, yazım aşamasında bununla ilgili geri dönüş yapıyor. Diyor ki erkek karakterleri çok konuşturdun. Hemen sana bir öneride bulunuyor. Böylece yüzde elli yüzde elli daha eşite yakın kadın-erkek diyaloğu barındırıyor senaryo. Bu açıdan yapay zekâ çok iyi çalışıyor. Ama yaratıcı üretimi tamamen saf dışı bırakabileceğini düşünmüyorum.
Bence yapay zekâ şu an yenilikten uzak, bu da tam olarak yapımcıların istediği bir şey. Yeni olanı değil kârlı olanı istiyorlar. Algoritmalar gelecekte süreci daha fazla tetikleyerek, verilerden beslenen üretim sürecini güçlendirebilir. Çünkü yapay zekâ analiz süreçlerinde çok başarılı. Kullanıcı bazında algoritmanın desteğiyle şunu kestirebiliyorlar; biz on milyon için mi bir proje yapıyoruz yoksa bir milyon tık için mi bir proje yapıyoruz? Belki bizlere istediğimiz tarzda içerikler bile sunabilir. Belki kullanıcılara göre farklı sonlanan diziler bile yapabilir.
Ayrıca yapay zekâ bizim hakkımızda neredeyse her türlü bilgiye, veriye sahip. Bizim oy verme kararımızı etkileyebilecek potansiyelde reklamları bile önümüze çıkarabiliyor. Açıkçası ben yapay zekâ uygulamalarının yakında kişiye özel içerikler sunacağını düşünüyorum. Çünkü artık her şeyi yapabiliyorlar.
Zihni Başsaray (Naysworks, Yaratıcı Departman Sorumlusu)
Bir dostum şöyle bir anısını paylaşmıştı; tanıdığı bir gençten, Amerika’daki meşhur üniversitelerden birine kabul için “diversity” konulu bir makale istemişler. O da bir sayfa boyunca aşure tarifi yazmış ve bu makaleyle üniversiteden kabul almış.
Yaratıcılık bence budur. Bin yıllık aşurenin tarifini öyle anlatırsınız ki “diversity” denen yeni nesil kavramı eksiksiz, gediksiz ve son derece estetik biçimde anlatırsınız.
Bugünkü işleviyle yapay zekâ size diversity hakkında sonsuz bilgi verebilir, örnekleri önünüze serebilir ve binlerce referansı tarayarak sizin adınıza mümkün olan her dilde makale yazabilir.
Keza yine bugünkü işleviyle yapay zekâ size aşurenin tarihinden tarifine dilediğiniz türde metni yazıp teslim edebilir. Hatta uzay boşluğunda süzülen ve üzerinde nohut tanelerinden gülücükler bulunan bir aşure görseli de üretebilir.
Ancak yapay zekâ “Diversity gibi tumturaklı bir konuyu aşure tatlısı üzerinden anlatabilir miyim?” sorusunu soracak cesareti, ilhamı ve aklı insana vermez. Yapay zekâ bize cevaplar verir. Oysa bence yaratıcılık denen meret kahir ekseriyetle aklımıza ilişen çoğu zaman densiz, tuhaf ve hatta zaman zaman saçma görünen sorularla alâkalıdır.
Ben de kendi işimde yapay zekâyı cevaplar bulmak için kullanıyorum. Bu benim işimin az bir kısmını çok kolaylaştırıyor. Ancak soruların peşinden hala kendi duygu ve aklımla koşmayı tercih ediyorum. Çünkü bence insanın nev-i şahsına münhasır kimlik ve belleği en çok “akla gelen sorularla” kendini gösterip onu farklılaştırıyor.

İllüstrasyon: Gülnihal Akbudak
E-Bülten Kaydı
Gelişmelerden haberdar olun.