Çiğdem Savaşçıoğlu ile Bilimi Toplumla Buluşturmak

Yayın Tarihi: 6 Ağustos 2025
Toplam Okunma: 72
Okuma süresi: 7,6 dakika

-Mustafa Burak Avcı

Türkiye’de bilim iletişimi, artık yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ilgi alanına giren bir kavram haline gelmiş durumda. Bilimin üniversite koridorlarından çıkarak vatandaşın gündelik yaşamına dokunması, bilim okuryazarlığını güçlendirmesi ve hurafelerle mücadele etmesi için YÖK kapsamlı bir çalışmaya başladı. YÖK Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Çiğdem Savaşçıoğlu #BilimVatan’ı ve bilim iletişimini anlattı.

 

Mustafa Burak Avcı: Merhaba, öncelikle geldiğiniz için çok teşekkür ederiz, hoş geldiniz.

Çiğdem Savaşçıoğlu: Davetiniz için ben teşekkür ederim.

M.B.A: Temel bir soruyla başlamak istiyorum. Yakın zamanda Türkiye’deki üniversitelerde bilim iletişimi hareketi başladı. Peki bilim iletişimi kavramının tasvirini bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Ç.S: Bilim iletişimi en basit tanımıyla üretilen bilimsel bilginin toapluma en kolay anlaşılabilir biçimde aktarılmasıdır. Aslında 19. Yüzyıldan bu yana etkisi artarak, gelişen bir kavram. Bilim İletişimi hareketini 17 Şubat 2025 tarihinde bütün üniversitelerimizi bir araya getirip gerçekleştirdiğimiz bir buluşmayla başlattık. Bu buluşmada, üniversitelerimizde üretilen bilimi toplumla buluşturmak adına bilim iletişimi ofisleri kurma planımızı dile getirdik. Bilim üretmek adına çalışırken, üretilen bilimi insanlarla buluşturmayı hedefliyoruz. Çünkü bilim üniversite kampüsleriyle sınırlı kaldığı sürece toplumla arasında bir mesafe oluşuyor, anlaşılmaz hale geliyor. Ancak bilim insanı toplumla bir araya gelebileceği mekanlara gidip, herkesin anlayabileceği bir dilde iletişim kurduğu takdirde, vatandaş için bilimsel bilgi daha anlaşılır hale geliyor. Bilim iletişimi alanındaki çalışmaları kademe kademe gerçekleştiriyoruz. Öncelikle lansmanlar düzenliyoruz. Sonrasında üniversitelerimiz vatandaşlarımızın ayağına gidiyor. 

Bulundukları şehirlerde vatandaşların en çok merak ettikleri ve ilgilendikleri konuyu bulup, aktarıyorlar. Kimi tarlada tarımsal üretim alanında bilgi veriyor, kimi vapurda sosyal bir projeyi anlatıyor, kimi hayvancılıkla ilgili bilgi veriyor, kimi gelecek yıllarda yaşanacak krizlere hazırlık niteliğinde bilimsel bilgileri paylaşıyor. Kısacası bilim insanlarımız toplumun ihtiyaç duyduğu bilimsel bilgiyi aktarıyorlar. Bu sayede bilimsel bilgi daha anlaşılır hâle gelerek üniversite kampüslerini aşmış oluyor.

M.B.A: Bilim iletişimi hareketinin arka planında eminim ki bir hikâye vardır. Bu fikir nasıl ortaya çıktı, bu süreç nasıl başladı bize biraz anlatır mısınız?

Ç.S: Yüksek Öğretim Kurulu Başkanımız ile birlikte üniversitelerimizi ziyaret ediyoruz. Şimdiye kadar 208 üniversitenin neredeyse 200’ünü ziyaret ettik. Gittiğimizde görüyoruz ki, müthiş çalışmalar yapılıyor. Mesela geçenlerde Malatya İnönü Üniversitesi’ne gittiğimizde Tıp Fakültesi hocamız Prof. Dr. Sezai Yılmaz’ın aynı gün çapraz nakil operasyonu gerçekleştireceğini öğrendik. Kaçlı yapacaksınız diye sorduğumda “yedili” dediler. Bu bir dünya rekoru. Beşlisi yok, altılısı yok, yedilisi hiç yok. Bunu dünyada Türkiye’den başka yapan bir de ülke yok. O gün apar topar haber yapıp servis ettik. Türkiye’de yankılandı. Aslında ilham veren çalışmalar bunlar. Tüm bunların aktarılmaya, vatandaşlarımız tarafından bilinmeye ihtiyacı var. 

Hikâyemiz de tam olarak buradan çıkıyor. Gerçeğin ta kendisinden. Müthiş bir bilimsel kapasiteye sahibiz. “O şehirde neden üniversite var” diyorlar, işte bu yüzden var. Bu hikâyeleri anlatmamız lâzım. Doğu’daki bir üniversiteye gidiyoruz, yüzde 52 oranında kız çocuklarının tercih ettiği bir okul. Orada yaşayan kız çocukları eğitimlerini yaşadıkları şehirlerde alabiliyorlar. Şehirde üniversite olmasa belki de bu çocuklar okuyamayacak, Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi olmasa yedili çapraz nakil operasyonu yapılamayacak. Tüm üniversitelerimiz şehirlerinin Kutup Yıldızı konumunda. Bunlar ilham veren hikâyeler. Her hikâyenin anlatılmaya, anlaşılmaya ve duyurulmaya ihtiyacı var.

M.B.A: Her köyde, her tarlada bilim var olacak dediniz. Peki bu süreç toplumu ve ülkeyi nasıl etkileyecek? Neler değişecek?

Ç.S: Aslında bunun çok şeyi değiştireceğine inanıyoruz. Yurtdışında ülkemizin marka bilinirliğini de etkileyecek. Türkiye bilimsel üretimiyle öne çıkacak, üniversitelerimizin itibarı açısından çok şey değişecek. Çünkü toplum bilecek ki, benim üniversitemde bu var ve bunlar yapılıyor. Üniversite toplumla buluştuğunda insanımızın bilimle ve üniversite ile arasındaki mesafe kapanacak. Önümüzdeki yıllarda beklenen bazı krizler var; iklim, çevre, sağlık krizleri gibi. Biz bütün bu zorluklara; birlik içinde, hazır ve dirençli bir toplum yaratacağız. Hurafelerden uzak duran, bilimsel düşüncenin hâkim olduğu bir toplum yaratacağız. Bilim okuryazarlığı kazandırarak, bilimi sevdireceğiz.

Dedeler, babaanneler, büyüklerimiz gelecek o toplantılara, onlar torunlarına hikâyelerini anlatacaklar. Onların anlattığı hikâyelerde de bilim olacak. Çocukları ve torunları ile kurdukları köprüyü güçlendireceğiz. Konuştukları meselelerin, hikâyelerin içinde bilim olacak. Gelecekte vizim hayal ettiğimizden daha büyük hedeflerin olacağına inanıyoruz. Önümüzdeki günlerde özellikle öğrenci arkadaşlarımızın desteği ile yeni diller ve mecralar oluşturacağız, bilimi anlatmanın yeni yollarını bulacağız. Sizden toplumla bilimi buluşturmada, aradaki mesafeleri kısaltmada; yeni iletişim modelleri ve yeni öneriler bekliyoruz.

M.B.A: #BilimVatan’a benzer yeni modeller de var mı? Farklı bilim iletişimi yöntemleri, farklı pratiklere dair planlarınız var mı?

Ç.S: Evet üzerine çalıştığımız yeni modeller var. Önümüzdeki günlerde konferans aramaları gerçekleştirerek bizim bildiklerimizin dışında sizlerin neler üreteceğinizi, iletişimci hocalarımızın fikirlerini ve bilim insanlarımızı dinleyeceğiz. Ortak akılla çalışacağız. Makaleleri, toplumun kolay anlayabileceği bir hâle getirmek üzere videolaştırma gibi çalışmalarımız var. Özellikle Instagram ve X’in bilim iletişiminde etkili mecralar olacağını düşünüyoruz. Bunların yanı sıra, toplumla etkileşime geçmek adına etkinlikler gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ana akım medyada ve tematik kanallarda daha çok bilim haberlerinin yayımlanması adına yeni formatlar ve içerikler geliştiriyoruz. Yapım şirketleri ile iletişime geçerek, dizilerin içerisine bilim insanı karakterler yazdırmaya çalışıyoruz. Ortak fikirler üretmek temel gayemiz, lütfen bu fikirlerin bir parçası da siz olun arkadaşlar. 

Bize katılın, ofislerimiz aracılığıyla fikirlerinizi ulaştırın. Sizin okulunuzdaki bilim iletişimi ofisi, herhangi bir üniversitemizin ofisi ile birlikte çalışıyor. Bir ağ kurduk aslında ve bu bütünsel ağın çok daha fazla güçleneceğine inanıyoruz.

M.B.A: Üniversite yapısı gereği akademinin yanında öğrencilerin de paydaşı olduğu bir kurum. Bilim ofisleri açılacağını belirttiniz, peki öğrencilerin bu ofislerin çalışmalarına katılımı nasıl sağlanacak, temas nasıl gerçekleşecek?

Ç.S: Tam göbeğinde siz (öğrenciler) olacaksınız arkadaşlar. Çünkü bu iletişim sürecini en iyi gerçekleştirecek olan sizlersiniz. Biz belki çatısını oluşturup yolunu açacağız ama bu iletişimi hocalarınız ile birlikte sizler gerçekleştireceksiniz. Hocalarınızdan hikâyelerini dinlemeli ve fikirlerinizi anlatmalısınız. Bu sizin belki üniversiteniz dışındaki ilk iletişim çalışmalarınız olacak. Oraya katkı sağlayacaksınız, içeriklerini üretecek, haberlerini yazacaksınız ve aslında bu ofislerin bel kemiği sizler olacaksınız. Özellikle de iletişim fakültesi öğrenicileri bu konuda çok önemli bir konumda.

M.B.A: Konuğumuz olduğunuz için çok mutluyuz. Özellikle böyle nitelikli bir projenin temsilinde ve geliştirme sürecinde bulunduğunuz için ayrıca teşekkür ederiz.

Ç.S: Davetiniz için ben teşekkür ederim. Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Sayın Erol Özvar’ın vizyonuyla harakete geçmiş olan bu projenin bir parçası olmaktan hepimiz çok mutluyuz. Sizler de bu önemli projenin en önemli ve en değerli parçalarısınız. Çalışmalarınızı heyecanla bekliyor ve izliyoruz.

Özellikle sizlere hashtag’lerimizden bahsetmek istiyorum:”#BilimVatan”, dünyanın her yerinden Türk bilim insanlarını kapsayarak bir araya getirmeyi amaçlayan bir envanter üzerinde çalışıyoruz,“#HerkesBilsin” çünkü bilim iletişiminde en temel düşünce; “Herkesin bilmesine ihtiyacımız var”. Diğer bir hashtagimiz ise “#GerçeğinTaKendisi” çünkü bilim mükemmel çıktıları olan bir alan. Herkesi hashtagleri sık sık kullanmaya ve aramızda olmaya davet ediyoruz.

E-Bülten Kaydı

Gelişmelerden haberdar olun.

Yorum Yazın