Bilgi Toplumunun Sahne Üzerindeki Provası: Forum Tiyatro

Yayın Tarihi: 12 Ağustos 2025
Toplam Okunma: 253
Okuma süresi: 3,7 dakika

-Nazım Sarıkaya

Bilimsel bilginin akademik çevrelerde, sanatsal üretimin ise kurumsal yapılar içerisinde sınırlandırılması, her iki alanın da toplumsal yaşamla kurduğu ilişkiyi zayıflatır. Oysa hem bilim hem de sanat insanın dünyayı anlama, deneyimleme ve dönüştürme çabalarının ayrılmaz parçalarıdır. Bu nedenle bilimsel düşüncenin toplumla paylaşılması kadar, sanatsal üretimin kamusal alana açılması da ortak bir sorumluluk olarak görülmelidir.

Bu bağlamda forum tiyatro, bilimsel ve sanatsal iletişimin kesiştiği özgün bir model sunar. Haziran ayında İstanbul Beykent Üniversitesi Bilim İletişimi Ofisi ve Oyunculuk Bölümü tarafından Sarıyer Spor Kulübü Kafeteryasında düzenlenen forum tiyatro etkinliği, bu modelin toplumsal etkisini doğrudan gözlemleyebileceğimiz bir örnek oluşturdu. “Komplo Teorileri ve Bilim İletişimi” başlığıyla gerçekleştirilen etkinlik, Brezilyalı tiyatro kuramcısı Augusto Boal’ın Ezilenlerin Tiyatrosu yaklaşımından esinle kurgulandı.

Forum tiyatro, Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi adlı eserinde savunduğu diyalog temelli ve katılımcı öğrenme anlayışından esinlenir. Freire’ye göre eğitim bilgi aktarımı değil, karşılıklı öğrenme ve özgürleşme sürecidir. Boal, bu pedagojik anlayışı tiyatro alanına taşıyarak seyircinin pasif bir izleyici olmaktan çıkıp aktif bir katılımcıya dönüştüğü yeni bir sahne ilişkisi kurmuştur.

Forum tiyatroda, toplumsal bir soruna odaklanan kısa bir oyun sahnelenir. Bu oyun; baskı, eşitsizlik ya da ayrımcılık gibi bir durumu temsil eder. Ardından seyirciler, oyuna müdahâle etmeye ve karakterlerin eylemlerini değiştirmeye davet edilir. Bu sürece katılan izleyicilere Boal “seyirci-oyuncu” (spect-actor) adını verir. Seyirci-oyuncular, sahneye çıkarak alternatif davranış biçimlerini dener, toplumsal sorunlara dair çözüm yollarını ifade ederler. Forum tiyatro bu yönüyle katılımcı düşünmeyi teşvik eden bir sosyal pratik olarak değerlendirilmelidir. Sarıyer’deki uygulamada, bilimsel bilgi ile toplumsal algı arasındaki kopukluk bilim ve komplo teorileri çatışmasıyla görünür kılındı. Aşı karşıtlığı, çevre krizi, GDO’lu gıdalar gibi gündelik hayatta sık karşılaşılan konulara dair kısa sahneler aracılığıyla, bilime yönelik güvensizlik içeren durumlar kurgulandı.

Örneğin bir sahnede, çalıştığı fabrikada GDO’lu gıdalar üreten bir işçi, kansere yakalandığını öğrenip diğer çalışanları uyarmaya çalıştı. Ancak ekonomik kaygılarla hareket eden işçiler, bilimsel raporlara rağmen bilgiye direnç gösterdi. Bu çatışma anı, izleyicilerin müdahâleleriyle yeniden yapılandırıldı: Kimileri sahneye bir sendika başkanı olup patronlara karşı mücadele verdi, kimileri ise yorumlarıyla olay örgüsünü başka yönlere çekti.

Etkinlik sonrasındaki açık forumda birçok katılımcı, benzer etkinliklerin ülkemizde daha sık düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi. İnsanlar yanlış veya doğru olduğunu dikkate almadan kendilerini ifade etmekten, başkalarının ve kendilerinin düşünceleri üzerine düşünmekten keyif aldı. Genç bir üniversite öğrencisiyle emekli bir vatandaşın aynı sahnede bir durumu tartışması, tiyatronun bilgiye dayalı bir kamusal alan yaratmadaki kapsayıcı gücünü gözler önüne serdi.

Forum tiyatro, bilim iletişiminin etkileşime dayalı ve katılımcı yollarla sürdürülmesi gerekliliğini gösterdi. Bilimsel bilginin topluma ulaşmasında onun yalnızca içerik açısından doğruluğu değil, nasıl temsil edildiği ve sunulduğu artık belirleyici hâle gelmektedir. Bu nedenle bilim iletişiminde, genelde sanatın özelde tiyatronun açtığı deneyimsel ve kolektif alanlar toplumsal diyaloğu güçlendirmektedir.

Augusto Boal’ın ifadesiyle “Tiyatro hayatın provasıdır.” Bilgiye erişimin demokratikleşmesi ancak bu tür katılımcı ve etkileşimli modellerle mümkün olabilir. Sarıyer’deki forum tiyatro etkinliği, yalnızca bir oyun değil; aynı zamanda daha açık ve sorgulayıcı bir bilgi toplumunun sahne üzerindeki provalarından biriydi.

E-Bülten Kaydı

Gelişmelerden haberdar olun.

Yorum Yazın