Yapay Zekâ Çağında Bilginin Manipülasyonu: Grok-2

Yayın Tarihi: 22 Mayıs 2025
Toplam Okunma: 48
Okuma süresi: 6,1 dakika

Yapay Zekâ Çağında Bilginin Manipülasyonu: Grok-2

-Melisa Güven

Hız kesmeden gelişimini sürdüren yapay zekâ teknolojileri, gündelik yaşamı kolaylaştıran yeni özellikler ve güncellemelerle hayatımıza dokunmaya ve bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Özellikle Z ve Alfa kuşağının yapay zekâ teknolojileri ile ilişkisinin her geçen gün güçlenmesi, bu araçları iyice özümseyerek organik bir uzantıları gibi algılamaları sürecini hızlandırıyor. İş dünyası da bu teknolojik devrime uzak durma niyetinde değil; yapay zekâ araçlarının üretim sürecine katkısından ötürü, şirketlerin işe alım süreçlerinde yapay zekâ kullanımı ve “prompt” yazım becerisi artık ön koşul durumunda. Bu yüzden gençler kadar yetişkin bireyler de yapay zekâ araçları konusunda kendilerini geliştirmeye çalışıyor. Peki toplum gelişen teknolojiye uyum sağlayabilme becerisini kazanabilecek mi?

Bu sorunun cevabını tarihsel olarak incelediğimizde, teknolojik devinimlerin kuşaklar arasında bir ayrıma yol açtığı çıkarımını yapmak mümkün. Bunun örneğini ise sosyal mecraların kullanıcı kitlesi ayrımında görebiliyoruz. Y kuşağı genellikle Facebook gibi “eski” mecraları kullanırken, Z ve Alfa kuşağı “X” ve benzeri sosyal mecraları tercih ediyor. We Are Social ve Khoros tarafından yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre; Facebook kullanıcılarının %61,1’ini 25-65 yaş arasındaki kullanıcılar, X platformunun kullanıcı kitlesinin %75,94’ünü ise 18-45 yaş arasındaki kullanıcılar oluşturuyor. Yapılan araştırmalar, teknoloji kullanım tercihleri ve kullanım biçimleri noktasında, kuşaklar arasında belirgin bir ayrım olduğunu ortaya koymakla birlikte; toplumun teknolojiyi benimseme hızının artış gösterdiğini de gözler önüne seriyor.

Özellikle, artık genç sayılamayacak yaş grubunda olan kesimin de dijital araçlar ve yapay zekâ konusunda daha aktif bir çaba göstermesi, bu ayrışmanın zamanla azalabileceğine işaret ediyor. Sağladığı olanak ve faydalarla hızlı şekilde bizi büyülü dünyasına çekerken, yapay zekâ araçlarının güvenli kullanımı hakkında yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamamız ise göz ardı edilemeyecek bir risk olarak karşımıza çıkmakta. Örneğin, yapay zekâ çağına uyum sağlamaya çalışırken, kişisel verilerimizi tanımadığınız kişilerle veya şirketlerle paylaşıyoruz, hem de hiç farkına varmadan. Bu noktada yapay zekâ sektörü, çok çeşitli konularda kullanıcıların aklında teknik ve etik sorular yaratabiliyor ve bunlara cevap ararken ortaya çeşitli komplo teorileri çıkabiliyor. Peki, yapay zekâyla iç içe büyüyen ve bu araçlara hükmedebilen gençlerin en yaygın kullandığı platformlardan biri olan X’in yapay zekâ aracı Grok-2, toplumu nasıl bir etik problemle karşı karşıya bırakıyor? Grok-2, Elon Musk’ın, “xAI” şirketi tarafından geliştirilmiş ve X platformuna entegre edilmiş bir yapay zekâ uygulaması. Bu araç X uygulaması içerisinde kolayca kullanılabiliyor. Kısa bir süredir kullanıma açık olmasına rağmen Grok-2’nin etik problemlere ve dezenformasyon sorunlarına yol açması, araçla ilgili soru işaretlerini çoğaltıyor.

Türkiye gündeminde kendine “Çıktığı anda tartışmalara yol açtı.” gibi manşetlerle yer bulan Grok-2, sansürsüz bir şekilde içerikler oluşturma imkanı sunan yapısı ve herhangi bir sınırlandırma eşiğine sahip olmamasıyla sansasyon yaratmıştı. Kamuoyunda gündem yaratan bir diğer haberse, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yayımladığı “X platformunda, bot hesaplar kullanılarak üretilen sahte konu etiketleri” haberiydi. Bu habere göre yapay zekâyla üretilen botların dolaşıma soktuğu hashtag tweetleri aracılığıyla akış ve gündem manipüle ediyordu.

EuroNews tarafından yapılan habere göre bu durum sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da dezenformasyon sorununa yol açmakta. T24 Gazetesi ise bu konuyla ilgili yaptığı haberde, Grok-2’nin herhangi bir kontrol mekanizmasının olmadığını vurgulayarak, üretilen içeriklerin başta gençler olmak üzere kullanıcıların maruz kaldığı dijital kirliliğe dikkat çekti. Söz konusu haberlere yansıyan olayların yanı sıra, X platformunda Suriye iç savaşıyla ilgili içeriklerde gördüğümüz sansürsüz videoların Grok-2 tarafından üretilen videolar olduğunun ortaya çıkması büyük ses getiren diğer bir gelişmeydi. En azından bugün, ilk bakışta gerçeğe çok yakın gibi görünen fotoğraf veya videolar detaylı bir şekilde incelendiğinde, yapay zekâ tarafından üretilmiş içerikler olduğu tespit edilebiliyor. Fakat gelecek için durum belirsiz. Bu durum, toplumun bu tür içeriklere karşı bilinçlendirilmesi ve doğru bilgiye ulaşma becerisinin geliştirilmesi gerekliliğini hiç olmadığı kadar önemli hale getiriyor. Ancak, halkın gerekli bilinç düzeyine ulaşabilmesi amacıyla somut adımlar atıldığını söylemek henüz zor. Eğitim alanında hızlı şekilde harekete geçilmesi oldukça elzem; yapay zekâ çağına entegrasyonda akademik çalışmaların yanı sıra, üniversite ve lise müfredatlarına yapay zekâ teknolojileriyle ilgili derslerin eklenmesi kritik önem taşıyor. Çünkü, yapay zekânın her geçen gün daha zeki hale gelmesiyle, toplumun bilinçlendirilmesi bir ihtiyaçtan zorunluluğa dönüşüyor.

Bununla birlikte, toplumun her kesimine hitap edecek şekilde, bireyleri yapay zekâ uygulamalarını anlamaya, sorgulamaya ve farkındalık yaratacak şekilde kullanmaya teşvik edecek programların yapılması büyük bir önem taşıyor. Yapay zekânın hayatımızda giderek daha fazla yer kapladığı bu çağda, eğitimdeki eksikliklerin giderilmemesi durumunda teknolojiyi anlamayan ve teknolojiye ayak uyduramayan bir toplum riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. Yapay zekânın güvenli kullanımında eğitim ve bilinçlenme oldukça önemli olsa da, hukuki düzenlemelerin yetersiz kalması durumunda istenilen düzeyde kazanımlar elde edilemeyeceğini söylemek çok da yanlış olmaz. Yapay zekâ araçlarını geliştiren şirketler, fotoğraflarımızı veya yüklediğimiz videoları depolamadıklarını iddia etseler bile bununla ilgili açık bir regülasyon bulunmuyor. Denetim mekanizmasının yeterince işlememesi ve yapay zekâ ile ilgili kapsamlı bir yasa tasarısının olmaması gibi mevcut durumlar; gelecekte yaşanabilecek problemlerin çözülmesini daha zorlu ve karmaşık hale getirebilir. Yapay zekâ araçlarını kullanırken kişisel verilerimizi tehlikeye atacak ve bizi zor duruma sokabilecek durumlarla karşılaşmamak için dikkati elden hiç bırakmamak gerekiyor. Muhakkak yakın bir gelecekte kullanıcıları koruyan ve gözeten yasal düzenlemelerin sayısı artacak ve denetimler güçlenecektir; ancak o zamana kadar bireysel farkındalığımızı üst seviyede tutmak ve veri gizliliğine yönelik önlemler almak, teknolojiyi güvenli ve sağlıklı bir şekilde kullanabilmek adına olmazsa olmazımız durumunda.

E-Bülten Kaydı

Gelişmelerden haberdar olun.

Yorum Yazın